• +90 312 446 16 14
  • MAIDAN İş ve Yaşam Mrk. Bilkent Kavşağı / Ankara
  • yasarozgok@gmail.com
Profesyonel Destek Almak İçin
Randevu Alabilirsiniz
Randevu Al

Doktor Özgök İle Sağlıkta İnciler

Göbeklitepe

Yapılan arkeolojik kazılarla ortaya çıkarıldığından bu yana dünyanın ilgisini çekmiş, tarih öncesi döneme ait önemli bilgiler barındıran, dini ritüeller için dönemin avcı-toplayıcı insanları tarafından yapılmış dünyanın ilk tapınağı ya da en doğru deyişle tapınma merkezi olması dolayısıyla UNESCO Kültür Mirası Listesine girmiştir. 

Dünyanın en eski gizemli tapınakları denilince Ingiltere de bulunan ‘’Stonhenge’’ ekranlara getirilirdi, ancak şimdilerde Stonhenge den 6000 yıl daha eskiye giden GÖBEKLİTEPE ekranlarda. Anadolu bunu çoktan hak etmişti ve bu yıl ülkemizde isabetli bir şekilde Göbeklitepe yılı ilan edildi.

Göbeklitepe Şanlıurfa ilimizin 20 km kuzey-doğusunda, Örencik köyü yakınındadır.

Arkeolog Klaus Schmidth Urfa Arkeoloji müzesi ile birlikte 1995 yılında Göbeklitepeyi kazmaya başlayınca, buluntular burada insan yerleşiminin olmadığını, burasının bir tapınma merkezi olduğunu ortaya çıkardı. Burayı haber yapan dünyaca ünlü dergi Der Spiegel, ‘’Adem ile Havva`nın yasak elmayı yediği için kovulduğu cennetin kalıntılarının Şanlıurfa`daki Göbeklitepe`de olduğunu’’ yazdı.

Aynı dergi, sanatçıların, ressamların, edebiyatçıların yüzyıllardır canlandırdığı, efsane mi gerçek mi olduğu tartışmasının bitmediği 11 bin yıl geriye uzanan cennetin izlerini arkeologlar Türkiye`nin güney-doğusunda antik adı EDESA olan URFA da buldu diye bildirdi.

Avcı-toplayıcı bölge insanları bir araya gelerek bu yapıların yaklaşık 600 metre yukarısında bulunan taş ocağından, henüz maden aletler olmadığından, sert taşlardan çekiçler ve çakmak taşından yaptıkları kesici aletlerle ağırlıkları 6 ila 10 ton arasında devasa taş blokları kesmiş, ‘’T ‘’şeklinde şekillendirip taşımışlar ve komple taş bloğu kazıma usulüyle üzerlerini hayvan kabartmaları ile bezeyip ana kayaya kazdıkları bu dairesel yapıların içine dikmişler. 

Hazırladıkları tonlarca ağırlığındaki dikili taşlardan yüksek olan iki tanesini karşılıklı olarak bu dairesel yapıların orta boşluğuna, diğerlerini de bir daire oluşturacak şeklide etrafına dikmişler ve aralarını taş duvarla örmüşler ve zamanla üzerini toprakla kapayıp yanına yenilerini inşa etmişler.

Bu dikili taşların çoğunun üzerinde, henüz ne amaçla yapıldıkları ve ne anlama geldiği tam olarak bilinmese de, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, yaban domuzu, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği gibi hayvan ve yabani bitki kabartmaları dönemin bölge fauna ve florasını ve o dönem insanlarının sanatsal becerilerini yansıtıyor.

Arkeolog Schmidth, Göbeklitepe kazısı ile çok önemli bilgilere ulaştığını ve bunlardan en önemli olanlardan birinin; ‘’avcı toplayıcı insan topluluklarının tarımı ve hayvancılığı öğrenerek yerleşik yaşama geçtikleri’’ tezinin, ‘’bu toplulukların Göbeklitepe gibi tapınma merkezlerinde sürekli olarak bir araya gelmeleri sonucunda yerleşik yaşama başladıklarını ve yaşamlarını bu bölgede sürdürebilmeleri için tarım ve hayvancılık yaptıklarının kanıtlandığı bilgisi ile değiştiğini belirtmiştir.

Hala birçok bilinmeyeni barındıran Göbeklitepe ile ilgili yazılarımız devam edecek.

Yakup Demirli

Kaynak: Arkeolog Klaus Schmidth’in Ankara Rehberleri için düzenlediği seminer notları.