Biliyor muydunuz?
Doğu Karadeniz bölgesinde DELİ BAL olarak adlandırılan bal Anadoluda, antik dönemde BİYOLOJİK SİLAH olarak kullanılmıştır.
Biliyor muydunuz?
Bala bu özelliği veren, zengin Karadeniz florası içinde, günümüzde cıfın çiçeği, orman gülü yada yerli halkın daha çok benimsediği komar denilen çiçeklerdir.
Rahmetli anam Arhavi doğumlu idi ve bu bal için TUTAN BAL derdi. Bu baldan bir kaşıktan fazla yiyeni bal tutarmış. Kaşıktan kastı çay kaşığı, yemek kaşığı yada çokça kullandıkları tahta kaşık mı idi, yani miktarı konusunda tam bir ölçü hatırlamıyorum. Balı yiyen şifa bulur ancak ölçüyü kaçırsa, halsizleşir, kendinden geçer hatta ciddi şekilde zehirlenirmiş. Bal tutana yapılacak hiç bir şey yokmuş, sadece açık havaya çıkarıp yatırılar ve uzun süre temiz hava teneffüsü ile kendine gelirmiş.
Tarihi kaynaklar antik dönemde Karadeniz yerli halkı tarafından bu balın istilacılara karşı silah olarak kullanıldığını belirtir ancak bilinen en eskilerinden biri Pontus kralı Mithridat tarafından M.Ö. 67 yılında Roma ordusuna karşı biyolojik silah olarak kullanmasıdır. Mithridat'ın iyi bir eczacı olduğu bilinir. Çocukluğu Doğu Karadeniz dağlarında geçen bu kral o bölgenin zengin otları ve çiçekleri hakkında geniş bilgi edinir, kral olunca da öldürülebileceği korkusuyla edindiği bilgileri sayesinde otlardan ve çiçeklerden değişik zehirler ve panzehirler yapar ve bunları kullanarak zehirlenmesine karşı önlem alır.
Romalılarla uzun yıllar savaşan Mithridat, Roma askerlerini Karadeniz içlerine kadar çekmeyi başarır ve askerlerin görüp ulaşabileceği yerlere bu ballardan koydurarak yemelerini sağlar. Balın özelliğini bilmeyen Roma askerleri balı yiyince, hareketsiz hale gelmekten zehirlenmeye kadar varan tepkiler verirler ve Mithridat bu durumdan faydalanarak Roma ordusuna büyük zayiat verdirir.
Bu balın hangi hastalıklara iyi geldiği, ne kadar ve nasıl tüketileceği benim konum değil. Bildiğim, eski yıllara göre acılığının azaldığı ancak hala zehirlenmelere sebep olabildiği, yabancı kurumlar ve KTÜ tarafından hangi hastalıklara karşı kullanılacağı konusunda bilimsel olarak araştırıldığıdır.
Sağlıklı yaşam dileğiyle,
Yakup Demirli
Doğu Karadeniz bölgesinde DELİ BAL olarak adlandırılan bal Anadoluda, antik dönemde BİYOLOJİK SİLAH olarak kullanılmıştır.
Biliyor muydunuz?
Bala bu özelliği veren, zengin Karadeniz florası içinde, günümüzde cıfın çiçeği, orman gülü yada yerli halkın daha çok benimsediği komar denilen çiçeklerdir.
Rahmetli anam Arhavi doğumlu idi ve bu bal için TUTAN BAL derdi. Bu baldan bir kaşıktan fazla yiyeni bal tutarmış. Kaşıktan kastı çay kaşığı, yemek kaşığı yada çokça kullandıkları tahta kaşık mı idi, yani miktarı konusunda tam bir ölçü hatırlamıyorum. Balı yiyen şifa bulur ancak ölçüyü kaçırsa, halsizleşir, kendinden geçer hatta ciddi şekilde zehirlenirmiş. Bal tutana yapılacak hiç bir şey yokmuş, sadece açık havaya çıkarıp yatırılar ve uzun süre temiz hava teneffüsü ile kendine gelirmiş.
Tarihi kaynaklar antik dönemde Karadeniz yerli halkı tarafından bu balın istilacılara karşı silah olarak kullanıldığını belirtir ancak bilinen en eskilerinden biri Pontus kralı Mithridat tarafından M.Ö. 67 yılında Roma ordusuna karşı biyolojik silah olarak kullanmasıdır. Mithridat'ın iyi bir eczacı olduğu bilinir. Çocukluğu Doğu Karadeniz dağlarında geçen bu kral o bölgenin zengin otları ve çiçekleri hakkında geniş bilgi edinir, kral olunca da öldürülebileceği korkusuyla edindiği bilgileri sayesinde otlardan ve çiçeklerden değişik zehirler ve panzehirler yapar ve bunları kullanarak zehirlenmesine karşı önlem alır.
Romalılarla uzun yıllar savaşan Mithridat, Roma askerlerini Karadeniz içlerine kadar çekmeyi başarır ve askerlerin görüp ulaşabileceği yerlere bu ballardan koydurarak yemelerini sağlar. Balın özelliğini bilmeyen Roma askerleri balı yiyince, hareketsiz hale gelmekten zehirlenmeye kadar varan tepkiler verirler ve Mithridat bu durumdan faydalanarak Roma ordusuna büyük zayiat verdirir.
Bu balın hangi hastalıklara iyi geldiği, ne kadar ve nasıl tüketileceği benim konum değil. Bildiğim, eski yıllara göre acılığının azaldığı ancak hala zehirlenmelere sebep olabildiği, yabancı kurumlar ve KTÜ tarafından hangi hastalıklara karşı kullanılacağı konusunda bilimsel olarak araştırıldığıdır.
Sağlıklı yaşam dileğiyle,
Yakup Demirli
