• +90 312 446 16 14
  • MAIDAN İş ve Yaşam Mrk. Bilkent Kavşağı / Ankara
  • yasarozgok@gmail.com
Profesyonel Destek Almak İçin
Randevu Alabilirsiniz
Randevu Al

UZMANLIK ALANLARIMIZ

Genel Üroloji

Prostat Büyümesi


PROSTAT NEDİR?

Prostat, erkek üreme sisteminin parçası olan bir salgı bezidir. Asıl işlevi meninin sıvı kısmını oluşturmaktır. Meninin seminal kese sıvısı ile birlikte %95 ini prostatik salgı oluşturur. Böylece meninin miktarını çoğaltarak spermin dölleme kapasitesini artırır. Prostatik dokuda yüksek konsantrasyonda çinko vardır. Bu erkeklerin idrar yolu enfeksiyonuna karşı kadınlardan daha dirençli olmasını sağlayan faktörlerden biridir. Prostat ergenlik yaşına kadar faal değildir.

Ergenlikle birlikte testosteronun etkisi ile faaliyet göstermeye başlar. Prostat mesanenin, diğer bir ifade ile idrar kesesinin hemen altında yer alır. Erişkinde bir kestane büyüklüğünde ve yaklaşık 18-20 gram ağırlıktadır. Prostat, idrarın mesaneden çıkıp penis içerisinden geçerek dışarıya atılmasını sağlayan idrar kanalının başlangıç kısmını kalın bir yüzük gibi 
sarmaktadır. Prostatın idrar yolunu sardığı alanda, meni kanalı idrar yoluna açılmaktadır.

Erkeklerde iç ve dış denilen iki adet idrar tutma sfinkter (büzüğü) vardır. İç sfinkter prostat ile mesanenin birleştiği yerdedir ve istemsiz şekilde idrarın tutulmasını sağlar. Dış sfinkter prostatın hemen sonrasında leğen kemiği tabanını saran kaslardan oluşan ve istemli olarak (çok idrara sıkışıldığında idrar kanalını büzerek idrarın kaçmasını engelleyen) kasılan bir sfinkter sistemidir.

PROSTAT HASTALIKLARI NELERDİR?

Prostat küçük boyutuna karşın vücutta en sık hastalanan organlardan birisidir. Yaygın olarak 3 grup hastalığı ile karşılaşılmaktadır.

1. Prostatit (Prostat iltihabı)
2. BPH (benign prostat hiperplazisi=iyi huylu prostat büyümesi)
3. Prostat Kanseri

PROSTAT SALGI BEZİNİN FONKSİYONU NEDİR?

Prostat salgı bezinin görevi meniyi oluşturan sıvının bir bölümünü (yaklaşık %10-20) salgılamaktır. Bu salgının içinde bulunan maddeler özellikle spermlerin vajinal ortamda hayatta kalmasını sağlar ve meninin 20-30 dakika içinde akışkan hale gelmesine (likefaksiyon) neden olur. Ayrıca prostat ile mesane arasında yer alan ve istemsiz olarak kasılan iç sfinkter boşalma sırasında kasılmakta ve meninin dışarı doğru atılmasına (idrar torbasına geri kaçmamasına) neden olmaktadır.

PROSTAT BÜYÜMESİ NEDİR?

Genç yaştaki erkeklerde prostat bir kestane büyüklüğündedir, ancak 45 yaşlarında prostatta büyüme başlar. Prostat büyümesi çoğu zaman selim bir olay olarak gerçekleşmekte ve bu nedenle selim prostat büyümesi veya tıbbi deyimiyle benign prostat hiperplazisi (BPH) olarak adlandırılmaktadır. Bu büyüme yaşamın sonuna kadar değişen hızlarda devam etmektedir. 50 yaş üzerindeki erkeklerin %50’sinde 60-70 yaş arasında %65’inde 80 yaş üzerinde %90’ınde BPH gelişmektedir. Prostat büyümelerinin bir kısmı ise habis büyüme şeklindedir ve prostat kanseri olarak tanımlanır. Selim prostat büyümesi ve prostat kanseri bir arada bulunabilen ancak birbirinden kaynaklanmayan iki ayrı hastalıktır. BPH’nin yaşlanmayla birlikte, östrojen hormon düzeylerinde görülen değişiklik nedeniyle geliştiği düşünülmekle beraber kesin nedeni belli değildir. Benign prostat büyümesi genellikle prostattaki hücrelerin büyümesi (hipertrofisi) nedeniyle olmayıp hücre sayısının anormal artışı (hiperplazi) nedeniyledir. Yaşlanmayla birlikte periüretral bezlerde (üretranın etrafındaki bezlerde) hiperplazi olur. Bu hiperplazik bezler gerçek prostat dokusunu dışa doğru iterek yassılaştırır. Prostat bezi üretra (idrar yolu) mesane ve rektuma doğru büyür ve özellikle mesane boynunda yarattığı tıkanmayla (obstrüksiyon) üretra, mesane, böbreklerden mesaneye idrarı taşıyan kanallar (üreter) ve böbreklerde patolojik değişikliklere neden olur. Hiperplazik kitlenin yaptığı basıyla üretranın normal şekli bozulabilir ve bu kitle mesane boyunda obstrüksiyona neden olarak mesanede trabekülasyon, selül (hücre, odalar), divertikül (dışarı doğru bombeleşme) ve taş oluşumuna neden olabilir. Daha sonra idrarın boşalamamasına bağlı olarak üreterler ve böbreklerde genişleme ile böbrek dokusunda harabiyet gelişebilir.

Prostat büyümesi sık görülmekle birlikte her büyümenin sorun oluşturması ve tedavi gerektirmesi söz konusu değildir. Prostat yalnızca büyümüş olduğu için değil belirtilere neden olursa veya vücuda zarar verirse tedavi edilmektedir.

PROSTAT BÜYÜMESİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Önceleri idrar çapı azalır ve idrar akımı yavaşlar. Ayakta veya oturarak idrar yaparken hasta ileriye doğru idrarını yapamaz. İdrar kesik kesik gelir. İdrar damlalar halinde akar. Tam boşalamama hissi oluşur. İdrar hemen gelmez ve bir süre beklenir. İdrar yapma yavaşladığı için idrar yapma süresi uzar. Sık sık idrara çıkılır. Normalde gece ya idrara çıkılmaz veya bir defa kalkılabilir. Prostat büyümesinde gece idrar kalkmaları olur. İdrarda kanama meydana gelebilir. İdrarın tam yapılmaması sonucu böbereklere kadar varan bir idrar durgunluğu vardır. Bu nedenle böğüre vuran ağrılar meydana gelir. Kanda üre yükselirse bulantı, kusma, uyku hali, kilo kaybı olur. İdrar kesesi çok şişecek olursa karın alt tarafında şişkin olarak ele gelir. Üzerine bastırılırsa idrar kaçırması olur.

IPSS(ULUSLAR ARASI PROSTAT SEMPTOM SKORU) NEDİR?

Uluslararası prostat semptom (belirti) değerlendirmesi hastaya sorulan ve hasta şikayetlerinin şiddetine göre skorlanan (derecelendirilen) sorulardan oluşur. Bu skorlama tüm dünya çapında hastaların, tedavi öncesi ve sonrası değerlendirilmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Değerlendirmede hastalara yönlendirilen sorular aşağıda verilmiştir.

• İdrar yapmak için bekleme, zorlanma var mı?
• İdrar tazyiki, akış gücü eskiye oranla azaldı mı?
• İdrarı yaparken, bitinceye kadar, kesik kesik işeme oluyor mu?
• İdrarını yaptıktan sonra hala daha idrar kesesinde idrar kalmış, tam boşalmamış hissi oluyor mu?
• Gece idrar yapmaya kaç kere kalkıyorsunuz?
• Gün boyunca iki saatte ya da daha sık idrara çıkmak gereksinimi duyuyor musunuz?
• İdrar yapma isteği geldiğinde, tutamama hissi, tuvalete zor yetişme, sıkıştırma sorunu yaşıyor musunuz?

BPH TANISI NASIL KONULUR?

1. Anamnez (sorgulama): Hasta şikayetleri sorgulanır. Genelde 2 başlık halinde bu şikayetler toplanabilir: 

Üretra denilen idrar kanalını tıkayıcı ve idrar akımını engelleyici belirtiler ve irritatif adı verilen idrar akımının tıkanması ile ilişkili olmayan belirtiler.

Hastada tıkayıcı işeme bulguları mevcuttur:

• Hesitancy: (Duraksama)
• Hastanın idrarını yapmaya başlaması için normalden faza süre beklemesi (üretra darlığı darlığında da görülebilir)
• Projeksiyon azalması: İdrar akım gücü ve kalibresinin azalması: 20 ml/sn’den az olması
• Terminal dribbling: (İdrar bittikten sonra damlama)
• Mesane idrarla dolu olduğu halde idrar yapamama (Akut üriner retansiyon)
• Kesik kesik işeme
• İdrar bittikten sonra mesanede idrar kalması (Rezidü idrar hissi)

Bunlara rahatsız edici (irritatif) bulgular genellikle eşlik eder.

• Frequency (Sık sık idrar yapmak)
• Noktüri (Gece idrara kalkmak)
• Urgency (Aniden idrara sıkışmak)
• Dizüri (İdrar yaparken yanma)

2. Fizik Muayene:

Parmakla rektal muayene: (DRM) En bilgi verici yöntemdir. 
Prostatın büyüklüğü, şekli, kıvamı, simetrisi ve kitle (nodül) varlığı değerlendirilir. Prostat büyümesi tanısı  için ürolog öncelikle makattan parmakla muayene yapar. Birçok hasta bu muayene metodunu çok can sıkıcı bulur. Ancak tüm gelişmiş tanı metotlarına üstündür ve yapılması gereklidir. Prostatın önünde kemik yapı arkasında makat bulunduğundan başka bir yöntemle muayenesi mümkün değildir. Özellikle iyi huylu prostat büyümesinin kanserle ayırıcı tanısında çok değerlidir. Ultrasonografi ve PSA tetkikleri parmakla muayene ile koordine edildiğinde daha anlamlı sonuç verirler.

3. Laboratuar testleri:

PSA ve böbrek fonksiyonlarını da içeren rutin biyokimyasal değerlendirme yapılır.
PSA: Prostata spesifik antijen: Meninin sıvılaşmasından sorumlu bir enzimdir. Normalde prostat salgı hücrelerinden kanalcıklar yoluyla idrar yoluna atılır. Prostatın içinde salgı hücreleri ile damar hücreleri arasındaki bariyerler bozulursa, kan düzeyi artar. BPH’ da daha az yükselirken, prostat kanserinde ileri derecede yükselir.

4. İşemenin değerlendirilmesi:

-Uluslararası prostat semptom skoru (IPSS): Göreceli ve kişisel farklılıklar içermesine rağmen hastalara uygulanmalıdır. Aynı zamanda tedavi öncesi ve sonrasının değerlendirilmesi için de gerekli bir değerlendirme sistemidir. 
-Üroflowmetri: İdrar akım hızının ve akımın zamana göre değişiminin ölçülmesidir. En hızlı akım (Qmax) ve ortalama akım (Qav) hızları ile toplam işeme zamanı, işeme eğrisi ve toplam işenen miktar değerlendirilir. 150 cc’nin altındaki miktarlarda değerlendirme yapılmamalıdır.
-Sistometri, Basınç-Akım ölçümleri: Mesaneye yerleştirilen bir basınçölçer ile işeme öncesi, sırası ve sonrasında basınç kayıtları yapılır. Eş zamanlı olarak üroflowmetri ve rektal basınç kaydı da yapılabilir. 

Üroflowmetriden daha kompleks bir testtir ve genellikle çoğu hastada gerekmez.

5. Görüntüleme yöntemleri:

-Direk batın grafisi: Prostat kalsifikasyonları, mesane taşı görüntülenebilir
-Ultrasonografi: Karından (abdominal) ve makattan girilerek (transrektal) yapılabilir. Dolu mesane gerekir. 
Prostatın büyüklüğü, doku homojenitesi, kapsülün durumu, adenom veya tümör varlığı saptanabilir. 
Prostatın orta lobunun mesane içine doğru büyümesi gözlenebilir. Böbreklerde ultrason ile hidronefroz, böbrek parankimi değişiklikleri, taş varlığı değerlendirilir.
-IVP: Üst üriner sistemde problemler ve taş varlığı saptanabilir. Mesane fazında selül ve divertikül varlığı, mesanenin kapasitesi, prostatın orta lobunun büyümesine bağlı “prostatik indentasyon” bulgusu, yine mesane içine doğru büyümüş prostatın, üreter alt uçlarını yukarı doğru itmesiyle “balık oltası-fishook” görüntüsü saptanabilir.

6-Girişimsel Yöntemler:

-Sistoskopi: Sistoskopide idrar yolundan sokulan ışıklı bir aletle idrar kanalına ve mesane içerisine bakılır. Özellikle ameliyat planlanan hastalarda yapılabilir. Ameliyat tipinin belirlenmesinde çok değerli bilgiler verir. 
Ayrıca prostat büyümesinin yanında BPH’ya benzer semptomlar gösteren idrar yolu darlıkları gibi başka hastalıklarında belirlenmesini sağlar.

BPH TEDAVİ SEÇENEKLERİ NELERDİR?

BPH ile ilişkili yakınmaların tedavisinde temel belirleyici, yakınmaların ağırlık derecesi ve vücutta prostat büyümesinden kaynaklandığı düşünülen bazı etkilerin oluşmasıdır.
İlaç Vermeden Takip Etme veya Gözleyerek Bekleme?

Hafif derecede belirtileri olan ve bundan çok fazla yakınmayan erkeklerde önemli bir seçenektir. Zaman içinde yakınmaların mutlaka artması söz konusu değildir. Bunun dışındaki hastaların bir kısmında idrar yakınmaları zamanla hafifleyebilir. Gözleyerek beklemek, ilaç veya cerrahi tedavilere bağlı yan etkilerden ve yüksek maliyetten kaçınmayı sağlayabilir. Diğer taraftan, sıklıkla yakınmalara yol açmasına rağmen hasta herhangi bir şikayet dile getirmese de tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, kanlı idrar yapma, mesanede taş olması, böbrek yetmezliğinin bulunması tedavi gerektiren durumlardır.

İlaçla Tedavi (Medikal)?

Orta şiddette yakınmaları olan hastaların tedavisinde en sık yararlanılan yöntemdir. Tedavi için kullanımda olan birkaç grup ilaç vardır. 

-Alfa Blokörler: Bir kısmı aynı zamanda yüksek tansiyon tedavisinde de kullanılan bu ilaçlar prostat ve mesane boynundaki düz kasları gevşeterek idrar akımını rahatlatırlar. Alfa blokör ilaçlar sağladıkları rahatlamaya karşın prostat boyutlarını küçültmezler. Genellikle günde bir kez ağızdan alınarak kullanılırlar ve etkileri çok çabuk başlar. Baş ağrısı, halsizlik, baş dönmesi ve nefes almakta zorluk gibi yan etkiler görülebilir. Halen kullanımda, etken maddeleri “alfuzosin, doksazosin, tamsulosin ve terazosin” olan dört farklı alfa blokör ilaç vardır: Bu ilaçların tedavi edici güçleri birbirlerine yakındır. Ancak, alfuzosin ve tamsulosinin tansiyon düşürücü etkileri diğerlerine göre daha azdır. Bu ilaçlar hastalığı tamamen tedavi etmezler sadece şikayetleri azaltmak veya ortadan kaldırmak için kullanılırlar ve ilaçlar kesildiğinde şikayetler yeniden başlar. 

-5-Alfa Redüktaz İnhibitörleri: Bu grupta önceki gruptan farklı olarak prostatı küçülterek etki gösteren, etken madde olarak “finasterid ve dutasterid” içeren ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilaçların etkileri daha uzun sürede başlamaktadır ve en yüksek etkiyi sağlayabilmek için en az 3-6 ay kullanım gerekir. Prostatı nispeten daha büyük olan hastalarda etki daha belirgindir.

Bitkisel Kaynaklı İlaçlar

Bir ya da birden çok bitkinin kök, çekirdek veya diğer kısımlarından elde edilen karışımlardır. Tedavi edici güçleri ve etki mekanizmaları açısından bilimsel veriler yetersizdir. Bu gruptan en bilinen örnekler olarak Serenoa repens (Saw Palmetto), Pygeum africanum ve Hypoxis rooperi sayılabilir.

Brokoli, A, E ve C vitaminleri bakımından zengin ve çok miktarda kalsiyum içerir. İçerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir özelliğe sahiptir. Demir, selen, bakır ve potasyum kaynağıdır. Brokoli içerdiği maddeler açısından insan sağlığı üzerinde çok faydalıdır. Antibiyotik özelliğe sahip olan brokoli bu yönüyle prostatite karşı etkili olması kuvvetle muhtemeldir.
Brokolinin meme, prostat, bağırsak, akciğer ve idrar kesesi kanserlerine ve kalp dolaşım hastalıklarına karşı koruyucu olduğu iddia edilmektedir. Brokoli içerdiği bazı indol ve indol türevleri (bitkisel hormonlar) açısından ayrıca önem taşımaktadır. Bu sayede vücudumuzdaki hormon dengesini ayarlayıcı özelliğe sahiptir.

Girişimsel Tedavi 

BPH’lı olguların büyük bölümünün tedavisinde açık prostatektomi ve TURP altın standart olarak kabul edilmesine karşın hala ciddi yan etkilere sahiptir. Bu nedenle son iki dekatta pek çok alternatif tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine tanık olmaktayız. 

Her ne kadar kardiyak veya pulmoner komorbiditesi olanlar, antikoagulan tedavi alanlar, TURP veya açık ameliyat istemeyenler için bir seçenek gibi geliştirilmiş olsa da günümüzde; minimal invaziv girişimler açık prostatektomiye, TUR’a, ve hatta uzun süren medikal tedavilere ciddi rakip olma yolundadır.

Hafif Girişimler: 

Yakınmaları fazla olmayan veya ameliyat için yüksek riski taşıyan, düşkün, kanama riski fazla olanlarda tercih edilebilecek yöntemlerdir. 
-Prostatik stentler; spiral boru şeklinde, idrar kanalını açık tutmak amacıyla prostat içinden geçen idrar yoluna yerleştirilen gereçlerdir. Anestezi gerektirmezler ancak özellikle uzun süreli kullanımda sık sorun çıkarmaları en önemli dezavantajdır.
-Transüretral balon dilatasyon; dar bölgede, uygun çaplı bir balon şişirilmek suretiyle idrar akımı sağlanmaya çalışılır.
-Kateterizasyon ya da sonda uygulaması; yine ciddi tıbbi sorunları nedeniyle diğer tedaviler uygulanamayan, kısa yaşam beklentisi olan hastalarda idrar tıkanıklığını gidermenin bir yolu olabilir. Sonda mesanede sürekli kalabilir veya 6-8 saatte bir aralıklı olarak takılıp çıkartılabilir.

CERRAHİ YÖNTEMLER

İlaç tedavileri yetersiz kaldığında, tıkayıcı prostat dokusunun çıkartılması diğer bir ifade ile cerrahi tedaviler gündeme gelecektir. Ayrıca, böbrek işlevlerinde bozulma meydana gelmesi, tekrarlayıcı idrar yolu enfeksiyonları, hiç işeyememe, idrar kesesinde taş, ciddi ve tekrarlayıcı kanamalar olması durumlarında cerrahi tedavi zorunlu hale gelir. Cerrahi dışı yöntemlerle karşılaştırıldığında idrar yakınmalarında düzelme şansı daha fazladır. Ancak, cerrahi tedavilerin risk ve istenmeyen durumlara yol açma olasılığı daha yüksektir. Selim prostat büyümesi için uygulanan tedaviler diğer yöntemlerde olduğu gibi prostat kanserini tedavi etmez ve daha sonraki kanser gelişimi riskini azaltmaz. 
Büyüyen prostat üretral yolla (transüretral rezeksiyon-üretradan geçerek prostatın çıkarılması) yada açık cerrahi girişimle çıkarılır. Cerrahi yöntem prostatın büyüklüğüne ve hastanın sağlık durumuna göre belirlenir. Prostatektomi terimi aslında yapılan işlemin tam karşılığı değildir. Yapılan işlem idrar yolunu tıkayan prostat kısmının çıkarılması yani adenomektomidir (adonomların alınması). Gerçek prostat ve fibröz kapsül çıkarılmaz. Tüm prostatın çıkarılması (radikal prostatektomi) sadece prostat kanserlerinde uygulanır.

BPH'NIN CERRAHİ TEDAVİSİ İÇİN KULLANILAN YÖNTEMLER ŞUNLARDIR;

1-Açık prostatektomi: Açık cerrahi yöntem prostatın büyüklüğü ile ilgilidir. Genellikle 60 gr’dan büyük prostatlarda uygulanan bir yöntemdir. Abdominal veya perineal insizyonla adenom dokusu çıkartılır. Açık prostat ameliyatı büyük prostatı olan hastaların tedavisinde etkinliği en yüksek olan tedavi şeklidir. Buna karşın komplikasyonları da daha fazladır.Ayrıca, BPH ile birlikte büyük bir mesane taşı varlığında veya kapalı ameliyatlar için pozisyon vermeyi engelleyebilecek ortopedik sorunlar bulunduğunda yine açık ameliyat tercih edilebilir. Açık operasyonda karnın alt bölgesinden kesi yapılarak prostat çıkartılır. Operasyon sonrasında hafif-orta şiddette ağrı olabilir. İdrar sondası çoğunlukla 5-7 günde çekilir ve bu süre içinde hastanede kalınması gerekmektedir.

2-Kapalı Prostat Ameliyatları: Gerek hastaların doktora daha erken başvurması ve erken dönemde tanı konması ve gerekse endoskopik yöntemlerin çok büyük gelişmeler göstermesi cerrahi tedavilerin büyük çoğunluğunun kapalı girişimler şekline dönmesini sağlamıştır. Kapalı ameliyatlar, idrar yolundan içeriye girilip kamera görüntüsü yoluyla doğrudan gözlem altında özel aletler kullanılarak uygulanan girişimlerdir. Cerrahiden sonra erken ve geç dönemde bazı geçici veya kalıcı sorunlar olabilmektedir. TURP sonrası erken dönemde kanama ve enfeksiyon; açık operasyon sonrasında buna ek olarak yara iyileşmesinde sorunlar görülebilir. Geç dönemde ise ejakülasyon sıvısının (meni) mesane içine geri kaçması, ender olarak idrar kanalında darlık veya penis sertleşmesinde (ereksiyon) zayıflama gözlenebilir.

• Transüretral rezeksiyon (TUR-P): Üretradan endoskopik cihazlarla girilerek prostat dokusu kazınır. BPH tedavisinde en yaygın olarak kullanılan cerrahi yöntemdir. Bütün kapalı ameliyatlarda olduğu gibi idrar kanalından içeriye girilerek büyümüş prostat dokusu küçük parçalar halinde kesilip çıkartılır. Açık ameliyat kesisi olmadığından idrar sondasının çıkarılması ve hastanede kalma süresi birkaç günle sınırlıdır. İdrar yakınmaları, hastaların TURP ile yaklaşık %90’ında, açık ameliyat ile ise %95’inde önemli ölçüde düzelme göstermektedir.
• Transüretral insizyon(TUIP): Prostat hacmi küçük fakat ciddi idrar tıkanıklığı yakınması olan hastalarda tercih edilmektedir. TUIP’te prostat dokusu kesilerek çıkartılmaz, bunun yerine mesane boynuna ve prostat içine bir veya iki adet küçük çizik yapılarak idrar kanalı genişletilir.
• Transüretral vaporizasyon(TUVP): idrar yolundan içeriye girildikten sonra TURP işleminde olduğu gibi dokuların kesilerek çıkartılması değil elektrik enerjisi kullanılarak buharlaştırılması ile uygulanan yöntemdir. Kanama ve vücutta sıvı birikimi riski azdır.

3-Lazer Ameliyatları: Büyümüş prostat dokusunun cerrahi olarak tedavi edilmesinde kullanılan enerjilerden bir tanesi de lazer enerjisidir. Lazer kullanılarak yapılan ameliyatlar kapalı, diğer bir ifade ile endoskopik, prostat ameliyatlarına çok benzer yöntemler ve aletler kullanılarak uygulanmaktadır. Yöntem tanımları kullanılan lazer enerjisi türüne göre farklılık göstermektedir. İki teknik diğerlerine göre daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlar, Holmium lazerle prostat ameliyatları (HoLAP ve HoLEP) ve yeşil ışık (greenlight) olarak bilinen fotoselektif prostat buharlaştırmasıdır (PVP). HoLAP ve HoLEP, Holmium lazer enerjisi kullanılarak prostatın buharlaştırılması veya kesilerek dışarı alınması şeklinde uygulanan yöntemlerdir. Daha az kanamaya yol açması, iyileşme süresinin kısa olması ve büyük prostatlara da uygulanabilmesi avantajlarıdır. Greenlight, HoLAP tekniğinde olduğu gibi yüksek enerjili lazer ile prostatın buharlaştırılması esasına dayanmaktadır. Kanama riskinin azlığı ve kısa hastanede kalış süresi en önemli avantajları olarak ileri sürülmektedir. Greenlight, BPH’ ın cerrahi tedavisi için uygulanan geliştirilmiş yeni bir sistemdir. Bu teknoloji, BPH tedavisinde TUR-P tekniğinin başarısı ile yan etkisi çok az olan lazer uygulamasını bir araya getirerek tedavi sunar. Greenlight ile prostat ameliyatları prostat büyüklüğüne göre değişmekle birlikte ortalama 30-45 dakikada yapılabilmektedir. Lazer ışınları prostatın dokusuna yöneltilerek çabuk ve non-invazif bir şekilde prostatı kansız bir şekilde buharlaştırır. Hastalar operasyon sonrası normal vücut fonksiyonlarına kısa sürede geri dönebilir ve cinsel performansları ile ilgili problem yaşamazlar.

Prostat ameliyatı ister kapalı ister açık olsun, amaç ortasından geçen idrar yolunun açılması ve hastanın rahat idrar yapmasının sağlanmasıdır.